12 Kasım 2012 Pazartesi

Being As An Ocean - The Hardest Part Is Forgetting Those You Swore You Would Never Forget

// Bu şarkı için pek bi şey diyemicem. Nakaratı hoş, düşük vokali hoş, yüksek vokali ilk dinlediğimde çok gıcık gelmişti ama zamanla normal gelmeye başladı. Bi de altını çizdiğim satırları sevdim.

There sit two lovers
One's eyes intently chasing the other's
She doesn't love him anymore
But he'll stick it out till the end
This he had sworn

Lying awake in bed
Feeling the spot on my chest
Where you used to rest your head


You see love's a funny thing the way it lingers in the mind
No matter what you do or the passing of time
That ember still glows for those lovers behind
No matter if it's well remembered
That light still shines
Good times take precedent over every incident
No matter how poorly spent

So we put on these ridiculous fronts
Like we were just fooling around
Our love was only childish fun
Yet we know different
That it meant something to us
And that piece still lingers in each one that we've loved
So we pick up the pieces
Try and make a half a whole
But in the back of our minds
There's quite a different story to be told
That Love has kissed our lips
That Love has touched our eyes
And no matter how sincere
Love has changed our lives
And even if all love has flown
We'll have a few scars to proudly show
Cause at the end of our lives
We can say, 'At least we tried'

Lying awake in bed
Feeling the spot on my chest
Where you used to rest your head


6 Kasım 2012 Salı

Tabure

Emek her zaman yemeğe eşit değildir. Büyük erdem tabi ki bir şey için yürekle uğraş vermek. Ama istediğini alacaksın diye bir kaide yok.

Bu emek bir insana, değer temasında veriliyorsa, her an bi ayağı kırılacak bir tabure gibisinizdir oturttuğunuz kişi için. Her ne kadar onu yere düşmekten korusanız da, bi ayağınızı kırdığı zaman, hafifçe düştüğü zaman, o vakte kadar düşmekten sakınmanız umrunda olmaz. Aksine, düşürmenizdir konu olan.

Ve değer temasındaki emek hırsızları... Onlardan söz etmek istiyorum. Başarılarının özü başkalarının düşüşleridir. Düşen insanların duygusal eksikliklerinde belirirler, onlara kalitesiz bir tabure olurlar. Her ne kadar şimdiye dek tabure olmamış da olsalar, kalitesiz de olsalar bu düşenin umrunda olmaz. Aksine, oturmasıdır konu olan.

Yemek yemek istiyorsanız, çalın. Benim gibi yapmayın, çalın.

28 Ekim 2012 Pazar

For The Fallen Dreams - Never Again

Kaçıncı oldu bu bilmiyorum ama müzik dinlerken rastladığım zaman geriye aldığım parçaların çoğu FTFD 'in. 02:15'ten sonrası bayağı acıklı.






Never again, will I fail myself,

Never again will I bow to nothing.

Never again, will I fail myself,

Never again will I bow to sacrifice.




All I want, is to change. For the best.

And all I am is a hollow shell.




Never again, will I fail myself,

Never again will I bow to nothing.

Never again, will I fail myself,

Never again will I bow to sacrifice.




Cause every time I'm looking back on the past I'm reminded,

Of everything I've done. And I don't need it anymore.




Above the broken set of dreams,

Now in this I looked inside your heart.

One look into your face sees lies.

And I feel today that this is the end,

This is my last breath of your own air,

I felt your heart clench around my fist.

This my sweet is death.




And my love, theres no pain




And my love, theres no pain

27 Ekim 2012 Cumartesi

The Plot in You - Nothing Leaves this Room

Sonları çok güzel. Take everything, Remember me..





Everything you ever wanted was laying at your feet,
A loving family with open arms and everything,
I can see so clearly now,
I can almost feel it right now,
It's keeping me awake

Stuck in this empty room,
Replaying everything in my head,
I can almost feel it as much as I don't want to,
I tried to show you the man that I could be,
But now it's over, it's time to let this be,
I'm moving on with a new perspective,
Leaving all the pieces of this
Broken home in my rear view mirror,
It's time for me to start over

And every single chance I get
I say a prayer for you and your safety,
Why God, why have you abandoned me?

Memories are all you'll ever have,
I hope they stay with you forever and always,
I hope they stay with you,
I won't forget a thing, take everything,
Remember me

16 Ekim 2012 Salı

FTFD - Resolvent Feelings

Changes ve Relentless gibi kusursuz iki albümden sonra gittikçe batıyor dense de onlar için, yeni albümde dile dolanan bi kaç parça var, onlardan biri.





Arguing in circles is all we ever do
You say we wouldn't be together
If it weren't for you
Well, it's not for you
I'm trying to let myself breathe
I'm done feeling misused
Release this grip you have on me
Let me free, just let me free
Pick and choose what you're trying to prove
You're too stubborn to be refused
I will not take the verbal abuse
I will not be damaged, or bruised

I will not be damaged, or bruised [x2]

Here we go again
It's the same old thing
It's all been done before
I wanna be happy, I wanna be free
But it's hard to leave
When this is comfortable to me
We go around, and around again
There's nothing left to say
These problems never go away
You've recreated situations in your head
That have never happened
For the sake of us, believe

Why does this happen time and time again
It makes me gringe
[x2]

Same old langsyne
Same old langsyne
Put aside all of your problems (your problems)
I don't care how you solve them (you solve them)
Don't push me aside with all your problems
I will not be the one to solve them (you may solve them)

Here we go again
It's the same old thing
It's all been done before
I wanna be happy, I wanna be free
But it's hard to leave
When this is comfortable to me
We go around, and around again
There's nothing left to say
These problems never go away
You've recreated situations in your head
That have never happened
For the sake of us, believe

And I can't stop you
For the sake of us, believe
Yeah, from feeling how you do
Push aside all your problems
Don't throw me with them
I will not be your resolution
When dealing with my own problems
How will I resolve them
When I'm dealing with yours too

Here we go again
It's the same old thing
It's all been done before
I wanna be happy, I wanna be free
But it's hard to leave
When this is comfortable to me
We go around and around again
There's nothing left to say
These problems never go away
You've recreated situations in your head
That have never happened
For the sake of us, believe
[x2]

You've forced me to leave!

15 Eylül 2012 Cumartesi

Deathcore > Death Metal

Ben tam olarak Genre-nazi diye tabir ettiğimiz insanlardanım. Karakterize ve kategorize yönelimim zaten ezelden beri her alanda vardır. Müzikte de bu böyle.

Neden Deathcore > Death Metal dedim, bu şarkıdan anlayacaksınız. Death Metal temasında kötüye ve iblise duyulan sevgi ve ilgiden kazanılan güç genelde konu edinilirken, Deathcore kötünün de iblisin de sözleri söylenin içindeki kine ve nefrete sembol olamaz, yetersiz kalır düşüncesi vardır.

Buyrun efendim, Deathcore janrının en iyi orkestrası olduğunu düşündüğüm Chelsea Grin, ve ağır parçaları The Foolish One.





3 Eylül 2012 Pazartesi

Sıkıntı Oluyor

Geceler ne kadar yorgun değil mi sokaklar sessizken?
Dar, korkutucu, en fazla köpek uluması var.
Sokaklarda yürürken dağılmış parçalarımı bir araya toplayıp,
Adam gibi bir ben yaratmaya çalışıyorum.
Eskisi gibi. Ben eskiden adamdım.
Yürürken şarkılar dolanıyor dilime
Farkediyorum ki o şarkılarda anılar gizli
O şarkıyı ilk severek dinlediğimde,
Seninle mutlu olduğum bi günün akşamıydı ki,
Aklıma bu denli yoğun gelmenin başka bir açıklaması olamaz
Her hüzünlü nağmede ciğerlerimden gönlüme bi ağırlık vurmasının olamaz.
Hastanede, tanımadık bir soğuk yerde,
Bürokrasinin eziyet olduğu bir devlet dairesinde
Hani bi koku hissedersin ya,
Yabancı ve istenmeyen koku.
İşte o kokuyu alıyorum yürürken.
Bizim bir evimiz olmalıydı, şömine mömine pembe panjurlar istemez..
Sen istesen ben yine çalışır alırım onları,
Ama kafamı kucağına koyacak ve sonra
Gökyüzü diye gülyüzüne bakacak kadar büyük bi koltuğu olan
Herhangi bi ev istiyorum.
Tüm insanlığı karşıma alıp;
Bir kürsüye çıkıp iki çift laf etmek isterdim :
Efendiler! Hüzünlü şarkılar yapmayın. Sonra sıkıntı oluyor.

31 Ağustos 2012 Cuma

DreamHack Summer Online Championship

Evet, dün gece turnuvanın finali Complexity Gaming ve TradeMark eSports arasında oynandı. Daha önce yazdığım gibi winner bracket karşılaşmasında coL tdMi 2-1 mağlup ederek büyük finale yükselmişti. Loser bracket'a düşen tdM maçlarını kayıpsız kazanarak coL'a tekrar rakip oldu. Ancak 1-0 geride başladı seriye haliyle.

İlk oyunda yine Haxxeren winner bracket finalinde olduğu gibi Draconis aldı, yine Heroes of Newerth aleminin en iyi carrylerinden olduğunu göstererek 450 gpm civarı (35 dakikalık bir maç) bi performans sergiledi,

ancak ilk oyunun MVPsi tartışmasız bi şekilde Moonmeander'dı. Eğlenceli kişiliğiyle tanıdığımız Moon, turnuvalarda suratını poker face haline çeviriyor, ciddi olarak işini yapıyor. WB'da olduğu gibi Moraxus kullanan Moon, 2 büyük kapışmada initiate kabiliyetini gösterdi -maçın başında freefarm kaldı- -ki bu picklerdeki ve lanesetlerdeki üstünlüğünden ötürüydü-. Bir defa da 3 kez üstüste More Axes tutturarak, tdM in Silhouette'ini gankledi. İlk oyun rahat bi şekilde bitti.

Turnuvayı kazanmak ve 200 bin dolarlık büyük ödülü almak için coL'un bu maçı da alması yeterliydi..

Turnuva adı altında, bu kadar yüksek ödüllü bir organizasyonun finali, hatta finalinin finali öyle bir bitişe sahne oldu ki, akıllar almadı;
Son maç tam 11 dakika 44 saniye sürdü.. Evet inanması güç, ama 11 dakika 44 saniye sonunda tdM takımı önce cc verdi, sonra da karşıdaki herkese hakettiklerini söyledi ve tebrik etti.

Peki nasıl mı oldu, asıl bomba işte burada. O söylediğim 12. dakikada [coL]Chessie Ophelia ile ANNIHILATION aldı. Zaten o dakikaya kadar coL'un 15 tdM'inse sadece 1 kill'i vardı. Her lane'de coL üstündü, her gankleri başarılıydı, hızlı teleportlar ile takım arkadaşlarını kurtardılar vs..

12. dakikada haritanın tam merkezinde çıkan kapışmada, 3 minotaur ile ve yüksek micro kabiliyetiyle neredeste milisaniye bile kaçırmadan tdMin Magmus oyuncusunu 3 kez stunladı, ve stunlarken de Silhouette'e oto atak yaparak kill aldı. Minotaurlar ortalığı karıştırdıktan, kargaşa çıkardıktan sonra ekranda Quad Kill yazısı göründü Chessie için.

Sunucu BreakyCPK ve yardımcısı Tralfamadore o an için çıldırdılar bağıra bağıra anlattılar, ve takım arkadaşları son tdM oyuncusunun önüne geçerek blokladı, Chessie Annihilation'ı aldı ve hemen ardından concede call geldi tdM den.

Böylece kişi başı 36 bin doları evlerine götürdüler.

Maç sonunda yayına bağlanan Moon sürekli gülüyodu ve Breaky soru sorarken yandan kendi gülen suratıyla oynayıp düzgün cevaplar vermeye çalıştı, bi kaç espri yaptı falan. Breaky görüşmeyi bitirirken "Ahh, Moon.. Always entertaining.." dedi ve 3 ay sürecek DreamHack Winter bekleyişi başlamış oldu

28 Ağustos 2012 Salı

DreamHack Summer Championship

Turnuva hakkında görüşlerimi yazıcam.

Dün Winners Bracket finali vardı Complexity Gaming ve Trademark eSports arasında.

Complexity Gaming mazinin bol ödüllü takımlarından birisi. Heroes of Newerth 'e geri döndüklerinde Sözleşmelerinin sonuna gelinen Trademark eSports oyuncularıyla bir bir anlaştılar. Creative, Sound Blaster, PNY gibi şirketlerle de sponsorluk imzaladılar.

Şu an competitive HoN un bana göre en sağlam kadrosu coL'da. Kadro şöyle :
Bkid (kaptan)
Moonmeander
Haxxeren (eski TiG kaptanı carry)
Franzzii
Chessie (farmı çok kuvvetli bir ganker, semi carry oyuncusu)

Bkid ve Moon eski tdM rosterında kaptanları Tralfamadore öncülüğünde yine aleme ağırlıklarını koyuyorlardı. DHS Lan turnuvasından sonra coL geri döndü ve dengeler değişti. tdM kaptanı Tralf, Honcast(HCT) klanına giderek S2 şirketinin maaşlı co-caster elemanı oldu. (BreakyCPK 'in yanında)

Şu anki tdM rosterında ise insanlar tarafından sevilen iki isim LezzQQ ve MyNutz var.

Dünkü 2-1 coL galibiyetiyle biten seriye gelirsek, ilk maçta bozguna uğrayan -ki yanlış adam dağıtımından dolayı olduğunu düşünüyorum- 2 ve 3. maçlardaki coL un oyunu beni mest etti.

İkinci oyunda iki takım da temkinli biçimde oynadı, Haxxeren solo bot geçti Magebane ile, Moon suicide Moraxus oynadı. 30 dakika boyunca iki takım da statik farm yaptı, ufak çaplı kapışmalar olsa da -ki bu kapışmalarda tdm'in Tempestı çok can yaktı-, tier 3 kulelere yüklenmediler. Hellbourne tarafındaki tdM in carry oyuncusu Wildsoul oynuyordu ve BooBoo'ya öncelik tanımıştı. Legion'un Tier3 kulesinin önünde girmeye çalışıyorlardı ama BooBoo yu biraz fazla öteye salınca Franzzi Glacius ile ayıyı disable etti ve coL BooBooyu kesti. WS ayısını tekrar çıkardı, oyun artık son demlerinde olduğundan dolayı tek bir kapışma veya bir buyback olayı çok farklı hale getirebilirdi. Artık son bir yüklenmeyle oyunu ve seriyi almayı hedefleyen tdM hazırlık yaptı. Ama burada sahneye Fayde kullanan zekaküpü hınzır çocuk Bkid çıktı. Ultiyle top lane tarafından dolanarak orta lane'in t2 kulesi civarı blink için bekleyen Tempestı gördü, combosunu yaptı, Tempesta küçük bir heal gelse de ultisini atamadı, böylece statik farm yapmış olan Haxxerenin kulandığı Magebane ortaya girip dağıttı. Maçı Bkid aldı diyebiliriz.

Bir turnuvanın yarıfinaline yakışmayacak bir maç oldu 3. maç.
En iyi competitive farmer olduğunu düşündüğüm (moon dan da iyi evet) Haxxeren, 600 küsür gp/m bir Draconis kasarak takımına 15 dakikada karşıya cc attırarak final biletini getirdi.
3. oyunda asıl dikkat çeken ise coL un kullandığı taktikti, Draconis in jungle kabiliyeti nedeniyle Behemoth kullanan Bkid ile Haxx anlaştı, yaklaşık 5-6 dakika kadar Bkid üst lanede lasthit yaptı, Haxx de jungle girdi. Dakika 12 de sadece 1 veya 2 asist yaparak Portal Key aldı Bkid. Dakika 15de yaptığı Blink kombosuyla takımına iyi bir fight armağan etti.

Büyük finali izleyip tekrar bloga yazıcam. ESEN KALIN KANKALAR

Terazi

Evvel bir vakitte sevdiğiniz birini
Silebilirsiniz aklınızdan
Görmeye tahammül edemeyebilirsiniz
Hiç tanımamış olmayı isteyebilirsiniz
Nasıl böyle değiştin sen diye suratına vurmaya yeltenebilirsiniz.
Bu duyguların kötülüğü bazen ağır gelebilir.
Ama mutlu anlarınızı bi an için düşünün,
O insanla geçirdiğiniz mutsuz anların ağırlığı mı daha ağır?
Yoksa mutlu anlarınızın hafifliği mi daha hafif?
Malum kişiyle bu sorunun cevabına göre ilişki kurun.
Cevaba göre;
O, iyiyken kötü olmuşsa, affetmeyi denemeyi,
Kötüyken iyi olmuşsa, katı tavrınızı korumayı aklınızın bi kenarında tutun.
Sonuç hep sizin lehinize olacaktır
Etraflıca düşündüğümde hiçbir şey zaman kavramı kadar erdemli, asil, veyahut acımasız, katil değil.

Düşünün iki aşığı, aylar yıllar geçtikçe birbirlerine olan güvenleri, tanışıklıkları, bilmişlikleri katbekat artar değil mi? Zamanlarını doğru kullandıklarını zannederler o ana dek.
Birlikte büyümek insanları mutlu eder, köklerini sağlamlaştırır ki darbelere karşı sıkı tutunabilme yetisi kazandırır.

Ancak, bu iki aşık gün gelir ayrılır ya hani olur da ayrılır ya, gözlemlediğim kadarıyla zaman onlara kötü yönünü göstermiş olur. "O değişti, eskiden çok iyiydi, zaman geçtikçe kötü biri oldu" diyenler suçu hep zamana atmıştır.

Yarınla oynayamayız, dünü değiştiremeyiz. Anı yaşamaya çalışmak da etik değerlerden çoğunu -düşünmemek nedeniyle- götürür. Bekaretini bi anda kaybeden kız, zamanın o kesidinde kendini ve başkasını mutlu etmiş olsa da, düşünceli olmaması ilerde ona mutsuzluk getirebilir. Bu güne dek hep kendime şunu dedim : Ben geçmişim için yarını düşünerek yaşıyorum, bugün önemsiz dedim. Kaçırdığım çok şey olabilir, katılıyorum. Ama zamanın keskin etkilerinden en az zarar görecek insanlar benim gibi düşünenlerdir. Eminim bu konuda.

Zaman uçsuz bucaksız, onu doğru yerinden tutmak ne kadar önemli..

18 Haziran 2012 Pazartesi

Bunalıma Giremiyorum

Çıkıp iki bira çakayım diyorum.

Üşeniyorum. Kim gidecek markete alıp gelecek. Hadi aldın geldin çardakta o biranı içemezsin ki, her an mahallenin bir sakini veyahut binadan -Korkmaz Apartmanı, baba tarafının yarısı- hava almaya çıkacak biri beni öyle görecek. Daha önce hiç görmediklerinden garipseyecek, garipsedikten sonra ayıplayacaklar. Bizim buralar müsait değil kafa dağıtmaya.

Bence insanlar benim mizacımdan ötürü üzülebileceğimi düşünemiyor ki haklılar kaç senedir hep neşeli gördüklerinden. Ama ben kendi içimde çok "OLMADI Bİ SİGARA YAKAR MUTLULUKLAR DİLERİZ" gibi bi insanım. Çok çok yakınlarım bilir, çok yakınlarım bilmez.

Sahile gideyim diyorum; ben sahile gidiyorum desem, annem 'bu saatte??' den girer, 'bişeyin mi var oğlum' dan devam eder -ki bu sadece NEYİMİN olduğunu öğrenme amaçlıdır, deva amaçlı değildir- 'geç kalma' dan çıkar.

Daralıyorum ben nadiren. Ama bunalıma giremiyorum tamamen. Yaklaşıyorum bazen, kısmen. Ama işte dibe vurmayı sağlayacak ortamda bulunamıyorum. Hatta bi ara bi kere de üzüntüden içelim amına koyim demiştim can dostlarıma rakı sofrasında. "Ya mal mısın" cevabımı alıp devam etmiştim geceye.

Heh şeyi dicem, çok kotü şeyler oldu, ağladım falan. Onu yazcam azcık.

16 Haziran günü öss vardı. Bu trigonometri formüllerini ezberleyemiyorum diye götüm atıyodu son gece, bi sürü baktım 3 sayfa formüle.. 12 civarı uyumaya çalıştım ama sıcaktan ve biyolojik saatimden ötürü dönüp durdum ve 3 te uyudum. Sabah sınava 55 dakika kala çıktık evden. Tuzla'dan çıkıp Cevizliye gidecektik altı üstü. Çok bi yol değil. Ama o yol bana işkence oldu.

Sahilde yol çalışması var diye babam e5e çıktı. Kaynarcaya geldiğimizde lanet bi trafik vardı. Sabah olduğundan uzun, büyük araçlar da yoldaydı o ara ve benim stresim kaynarcada başladı. Babam emniyet şeridinden devam ederken bi 15 20 dakika oflaya poflaya geçti. Pendik köprüden sahile indik. Kartal 9 Palmiyeler'den az ötede babam yavaşladı. Koku almıştı, motor su kaynatmıştı. İbreye bi baktım, hani motorun sıcaklığını gösterene, stres çıktı iki katına. Hemen çektik yana arabayı ve geçen taksilere el etmeye başladık. 1, 2, 3 derken dolu geçen taksiler yüzünden umutlarım sönüyodu. Çöktüm yolun kenarına Allah'ım nolur iyi bişey olsun ya dedim. Bi restoran vardı yakında komilerden biri de önünü suluyodu, babam gitti yanına yakında bi taksi durağı olduğunu öğrendi ondan. Adam içeriye seslendi, içeridekiler durağı aradı, taksi de 5-10 dakikaya geldi. Adam yetiştircem seni sakin ol falan dedi. Ama tüm ışıklar sanki bizim için kırmızıya dönüyordu. Her neyse, o kötü yol da bitti. Sınıfa girdim ismimi yazdım imza attım ve başladım sınava.

Başlayamamışım oysa. Zaman nasıl geçiyo farketmiyodum. Sıcak bi yandan bi yandan kötü olmuş psikolojim hissettiğim sıkıntı beni öyle darlamış ki. Elim sürekli tişörtümü çekiştiriyo tenimden, sürekli derin nefes alıyorum. Her nefes alışımda içime sıkıntıyı çekiyorum gibiydi. Sayfaları geçiyorum aklımdan formüller uçuyor. Kısa soru bulmaya çalışıyorum, çözümlerim yarım kalıyor ve öteki soruya geçiyorum vs..

15 dakika geçmişti sınavdan, ben 2. soruyu bitirdiğimde.. Zaten zaman problemim vardı, tek başıma çalıştığım, iki senedir test çözmediğim, evde rahat rahat soru çözdüğüm için. Ygs'de zaten zaman problemiyle Sosyal testimi hiç işaretleyememiştim. Ama bu sınav o kadar kötüydü ki, Matematiğin 50 sorusundan 28 ini işaretlemiştim 75 dakikada, ki kimisi öyle aceleydi ki, o acelelik aslında 5 dakikadayken bana sanki 10 saniye gibi gelmişti. O yüzden o 28 den de emin değildim aslen. Mat kitapçıkları alınıp Geometri kitapçıkları verilirken etraftaki insanların yüzlerine baktım. İyi gibilerdi. Ama ben kötüydüm. Geometride de 14 soru işaretledim 30 sorudan.

Çıktım sınavdan. Annemi buldum. Kötü geçti dedim, ofladım pofladım. Babam arabayı yaptırmış geldi aldı bizi. Arabada patladım babam nasıl geçti deyince. Boşa giden emeklerimi ağladım arabada. Ben pek ağlamam.

Öyle işte.

İki bira çakayım diyorum, üşeniyorum. Bi sigara yakayım diyorum, ulan ben sigara içmiyorum..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Karaçalı - Sensizliği Tıbbi Bir Tanım Sanırdım

Rap müzikte saygı ve sevgi duyduğum adamların ilk 3'üne girer. Sebebiyse şair olması.

Ben bu dertle nereye gitsem rezillik,
Ama yine isterim ki evlen benle tak bilezik.


15 Mayıs 2012 Salı

Sen Kimseyi Sevemezsin

Rüzgarların önünde kuru bir yaprak gibi sürüklenecek, sürükleneceksin...

Hani vardır ya "Durduk yere adamın amına koyan şarkılar" diye bi motto. Onlardan bu da, insanın damağına rakı tadı geliyor, hiç bitmesin istiyor.

11 Mayıs 2012 Cuma

Heroes Of Newerth Valkyrie İnanmış (Believed) Arrow by erzinLIFE

Cidden inandım da fırlattım o oku, aslında hiç sevmem Valkyrie'yi.

August Burns Red - Meridian LIVE (Home DVD)

Ümit depolayan parçalardan biri

Bir Süre Sonra - Veronica A. Shoffstall

Bir süre sonra
bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
ince farkı öğrenirsin,

Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak
anlamına gelmediğini öğrenirsin,

Ve öpücüklerin sözleşme
ve hediyelerin de vaat olmadığını
öğrenmeye başlarsın,

Ve yenilgileri
başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın.
Bir çocuğun üzüntüsüyle değil,
bir yetişkinin zerafeti ile

Ve her şeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin,
çünkü yarın ile ilgili her şey belirsizdir.

Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu
öğrenirsin eğer fazla maaruz kalırsan..

Bu yüzden,
başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle.

Ve göreceksin ki dayanıklısın...
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin.

11 Şubat 2012 Cumartesi

WoDotA Top10 Weekly Vol.85 - Special - Top 10 of 2011


hayatımda gördüğüm en iyi hareket Chen'in mage creepi roshanın arkasına gizleyip 5 kişi arasından lasthit yapmasının üstüne aegisi kırmasıydı, ikinci ise bu vidyoda da olan traxexin mage creepin atağı havadayken son canında domiyle (2 saniye evvel birleştirdiği) kendine deny atmasıydı. Goblin'in hareketleri ezalor ve sk'dan çok daha iyi bi de



9 Şubat 2012 Perşembe

Yalan Dünya

Melankolik şeyler mi yazcam sandınız. Yazcam evet de şimdi değil, şimdi beynimin içinde yok ya o, şimdi dizi olan yalan dünya var.

Demin Orçun karakterinin, nam-ı diğer Orçun Reiz'in vidyolarından birini gördüm facebookta. Sıkılmadan bi daha izledim o bölümün tekrarını dahi izlediğim halde. Gayet komik. Ama o karaktere de olay her yürümesi gereken yoldan saptığında olduğu gibi bişey olacak. Bu yoldan sapma nedir? İlginin ve dizinin ana karakter Gülse Birsel'in etrafında dönmesi yolundan sapmak. İlk bölümden itibaren izleyen milyonlar Orçun'u sevdi, bence Orçun tarzı konuşmaya başlayan (Recep İvedik'ten kurtulamadık ya hani 2 sene) gençler oluşmaya ve üremeye başlamıştır.

Şimdi 2 3 bölüm izledik, İlk bölümden daha fazla Orçun sahnesi var dizide dikkat ederseniz. E dizinin tutulması için daha ayakları yere basma aşamasındayken yapımcı senarist her kimse o karakterin ekmeğini yiyiyor, ki doğru olanı da bu. Ancak gün gelecek Avrupa Yakası'nın Gaffur'una , Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın Ersin'ine olan Orçun'a da olucak ve aldığı rol ve göz önünde kalma süresi çeyreğine falan düşücek.

Bi de şeyi dicem, Gülse Birsel hep olduğu gibi kendiyle alay ediyor dizide özellikle yaş konusunda ama bence aklından şunu geçiriyordur: "30 yaş üstü mevzusunda insanlar 'Gerçekten de kadın çok güzel ve 30 yaş üstü gözükmüyor' diyordur benim için.' ". Ben bi Yalan Dünya izleyicisiyim ve çok tatlı abi Gülse Birsel'i kim sevmez.

Haberleri izlediniz, haydi gömdüm.