26 Kasım 2011 Cumartesi

3-4 gün önce komşumuz vefat etti. Aklıma geldikçe iğrenç hissediyorum, insan inanamıyor.

Gülsüm yenge...
Oğlu adaşım , akranım. Birlikte büyüdük. Aynı sokağın çocuklarıyız biz. Eğer bizim sokağımızda yaşasaydınız veya gerçekten mahalle kültürü işlemiş insanlar olsaydınız birinin annesinin ötekinin de annesi olduğunu bilirsiniz. Herkes herkesle iyi geçinmek zorunda değildir ancak "bizim mahalle" dediğini oluşturan her birey ayrı bir değerdir. Mahallemizin delisi bile öldüğünde kaybolduğunda ağlayan insanlarız biz, senelerce acaba nerdedir diye konuşan insanlar. Kaldı ki başka büyük bir değerimizi kaybetmemiz, insan gerçekten inanamıyor.

Gülsüm yenge kanserden vefat etti, hem de sinsi olanından. Yaklaşık 1-1.5 aydır hastanede yatıyordu. O bir buçuk ayın evvelinde annem bi gün eve gelip Alican'ın annesi kansermiş oğlum dediğinden yüreğimin garip olmasından daha 2 gün önce yolda karşılaşmıştık onunla. Deniz abla(kızı) ile gezmeye çıkmışlardı. Ayaküstü hal hatır ve okul muhabbetinden sonra iyi akşamlar deyip yolumuza devam etmiştik. O kadar güleç o kadar saf temiz bi insandı ki..

Alican.. Dedim ya beraber büyüdük biz. Kendini bildiğimden aklıma getirebildiğim ilk vakitten beri var Alican. Büyüdükçe dertler arttıkça hayat yol gösterdikçe insanların akılları değişebiliyor veya ayrı kanaatler getirebiliyoruz ayrı olaylara. Son bir iki yıldır da onunla aram çocukluğumuzdaki gibi değildi, kötü değildi ama sıcaklık azdı işte ne bileyim. Kavga etmedik hiç ama az görüştük, Konya'da okuyor o. Son dönemlerde siyasi düşünceleri yüzünden soğumuştum.

Başsağlığına gittik dün akşam annemle. Eve gidene kadar hayatımda daha önce hiç hissetmediğim duygular hissettim. Artık yoktu annesi, yok.. Yaşıtız biz, annem yanımda ona teselli vermeye gidiyorum, ya onun yerinde olsaydım ? Girdik içeri. Yeliz Abla açtı kapıyı önce annem sonra ben sarıldık. Salonun kapısı açıldı herkes sessiz, Rıza Amca(eşi) gel buyur abla dedi anneme, sıra sıra herkese sarıldım sıkı sıkı. Her sarılışımda içimden parçalar kopuyodu. Gözpınarlarımın bağırması da dağ gibi Rıza amcanın ben dayanamıyorum abla, sürekli içeri giricek sanıyorum kapıdan ama olmadığını farkediyorum dediğinde artık sesi çıkmaz hale gelip ağlamaya başladığında başladı. Film koptu. Alican da ardından sesini içine gömüp ağladı. Biz bugüne dek sadece mahalledeki abilerimiz kızınca annemiz babamız nenelerimiz kovalayınca ağlamıştık. Biz orada küçüklüğümüze döndük koydum kafamı omzuna aktı yaşlarımız. Şu an yazarken bile ağlıyorum.. Oradan ayrılırken de kötüydüm. Artık geri dönüşü olmayan bişey, çözümü olmayan sadece zamanla hafifletilebilecek acısı derinde olacak bişey bu. İnsanın elinden başın sağolsun demekten başka hiç bişey gelmediği için böyle dünyanın amına koyim içine sıçayım işte

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder