Utanıyorum be birader..
Nasıl bir hayalin içinde kaçamak dolaştım senelerce biliyor musun? En yakınlarım bile bilmez. Duygusal adamım ben... Sadece zayıflığımın üstünü kapatmak için taş kalpli rolü yapıyorum. Çünkü biri yaranı gördüğü zaman tuz basar. Üstünü kapamak zorundaydım.
İçine kapanık büyüdüm. Niçin mi? Çünkü kendinden başka kime doğru kelimelerle anlatabilirsin ki derdini? Ayrıyeten kimse seninle aynı ruha sahip değil ki anlayabilsin çektiğini...
Bir insanı aldım, kendime kattım, kabıma sığdırdım ikimizi. Onu büyüttüm, büyüttükçe birlikte sığamadık kaba, kendimi küçülttüm, küçülttüm, tükendim. Bir gün kabımda tutamadım o insanı. Kırdı kabı çıktı gitti. Şimdi bu ufalmış halimin sığdığı bir yer yok.
Neyden utanıyorum biliyo musun? Birine şiddetli bağımlıyken onun sana öyle bağımlı olmaması. Niye kötü sona yaklaşana kadar kendimi kandırmaya ve kötü son gelmeyecekmiş gibi davranmaya çalıştım ki? Şimdi o hayatına devam edebiliyor ama ben kafamdan atamıyorum. Atsam keşke. Utanmaktan nefret ediyorum. Kendime bile zayıf gözükmek istemiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder