15 Eylül 2012 Cumartesi

Deathcore > Death Metal

Ben tam olarak Genre-nazi diye tabir ettiğimiz insanlardanım. Karakterize ve kategorize yönelimim zaten ezelden beri her alanda vardır. Müzikte de bu böyle.

Neden Deathcore > Death Metal dedim, bu şarkıdan anlayacaksınız. Death Metal temasında kötüye ve iblise duyulan sevgi ve ilgiden kazanılan güç genelde konu edinilirken, Deathcore kötünün de iblisin de sözleri söylenin içindeki kine ve nefrete sembol olamaz, yetersiz kalır düşüncesi vardır.

Buyrun efendim, Deathcore janrının en iyi orkestrası olduğunu düşündüğüm Chelsea Grin, ve ağır parçaları The Foolish One.





3 Eylül 2012 Pazartesi

Sıkıntı Oluyor

Geceler ne kadar yorgun değil mi sokaklar sessizken?
Dar, korkutucu, en fazla köpek uluması var.
Sokaklarda yürürken dağılmış parçalarımı bir araya toplayıp,
Adam gibi bir ben yaratmaya çalışıyorum.
Eskisi gibi. Ben eskiden adamdım.
Yürürken şarkılar dolanıyor dilime
Farkediyorum ki o şarkılarda anılar gizli
O şarkıyı ilk severek dinlediğimde,
Seninle mutlu olduğum bi günün akşamıydı ki,
Aklıma bu denli yoğun gelmenin başka bir açıklaması olamaz
Her hüzünlü nağmede ciğerlerimden gönlüme bi ağırlık vurmasının olamaz.
Hastanede, tanımadık bir soğuk yerde,
Bürokrasinin eziyet olduğu bir devlet dairesinde
Hani bi koku hissedersin ya,
Yabancı ve istenmeyen koku.
İşte o kokuyu alıyorum yürürken.
Bizim bir evimiz olmalıydı, şömine mömine pembe panjurlar istemez..
Sen istesen ben yine çalışır alırım onları,
Ama kafamı kucağına koyacak ve sonra
Gökyüzü diye gülyüzüne bakacak kadar büyük bi koltuğu olan
Herhangi bi ev istiyorum.
Tüm insanlığı karşıma alıp;
Bir kürsüye çıkıp iki çift laf etmek isterdim :
Efendiler! Hüzünlü şarkılar yapmayın. Sonra sıkıntı oluyor.