6 Şubat 2015 Cuma

gözlerine baksaydım uzun
elini tutsaydım,
kenetleseydim yine keşke 5 parmağımı 5 parmağına.
sanki bir kilit, yuvasına oturuyormuş gibi
ellerin ve ellerim yuvalarına girseydi.
keşke burnumu dayasaydım yanağına
kapasaydım suratımı senin suratınla
aldığım her hava molekülünde
senin o alıştığım kokun olsaydı
keşke üstüm başım
hep sen koksaydı.
Keşke sana ait bir şeyi alıp götürseydim evime.
Ne bileyim, bir bileklik, bir kağıt, bir nesne.
senin bağladığın bir düğüm iplik
saçından bir tel, gözünden bir kirpik
arabam olsaydı, yüzlerce kilometre öteden
sadece seni bir saniye görmek için
günlerce yol gitseydim.
bir şiir yazsaydım. besteleseydim,
onu müzik yapsaydım, şarkı söyleseydim.
keşke beni çok sevseydin
başkasından daha önemli olsaydım
anama getirseydim, beni emanet etsin sana diye
keşke zaman makinesi olsaydı
yaptığım hatalara dönseydim
keşke zaman makinesi olsaydı
yanımda nefes aldığın bir ana gitseydim
keşke bana kızdığında bir sefer
suratımı uzatsaydım
helalinden bir tokat vur diye.
bir daha, bir daha vur diye.
sonunda kıyama da vurduğun yerden öp diye.
keşke öylesine yer etseydim ki içinde
nasıl düşünüyorsam her gün bin kere
sen de beni düşünseydin.
öylesine çok fotoğrafımız olsaydı,
yakmaya Güneş yetmeseydi.
bir yaz akşamında
sahilde bir bankta
sana sevdiğimi söyleseydim
karanlık gökyüzüne bakarak.
çoban yıldızını ararken
aslında var olmadığını
anlayarak.
bir ruh olsam
sen göremeden etrafında dolansam
saçlarına dolasam parmaklarımı
ama hissetmesen.
ayağının önünde taş görsem, takılıp düşeceğini anlasam
sen görmeden, kaldırsam.

Utanıyorum be birader..

Nasıl bir hayalin içinde kaçamak dolaştım senelerce biliyor musun? En yakınlarım bile bilmez. Duygusal adamım ben... Sadece zayıflığımın üstünü kapatmak için taş kalpli rolü yapıyorum. Çünkü biri yaranı gördüğü zaman tuz basar. Üstünü kapamak zorundaydım.

İçine kapanık büyüdüm. Niçin mi? Çünkü kendinden başka kime doğru kelimelerle anlatabilirsin ki derdini? Ayrıyeten kimse seninle aynı ruha sahip değil ki anlayabilsin çektiğini...

Bir insanı aldım, kendime kattım, kabıma sığdırdım ikimizi. Onu büyüttüm, büyüttükçe birlikte sığamadık kaba, kendimi küçülttüm, küçülttüm, tükendim. Bir gün kabımda tutamadım o insanı. Kırdı kabı çıktı gitti. Şimdi bu ufalmış halimin sığdığı bir yer yok.

Neyden utanıyorum biliyo musun? Birine şiddetli bağımlıyken onun sana öyle bağımlı olmaması. Niye kötü sona yaklaşana kadar kendimi kandırmaya ve kötü son gelmeyecekmiş gibi davranmaya çalıştım ki? Şimdi o hayatına devam edebiliyor ama ben kafamdan atamıyorum. Atsam keşke. Utanmaktan nefret ediyorum. Kendime bile zayıf gözükmek istemiyorum.
Yemekteydik bi saat evvel.
Yemekten sonra annemler birinin düğününe gidiceklerdi, banyolar yapılmış elbiseler giyinilmişti.
Kardeşim üstüne döktü yemeği, bil bakalım aklıma kim geldi?
Üstüne başına dökmeden bitirdiğin bi yemek yoktu ki
Miden kuş kadar mıdır nedir? Ben öküzler gibi dev ısırıklar alırdım hemen biterdi yemeğim
Sen sincabın fındığı kemirdiği gibi kemirirdin ufak ufak, çatalınla dürterdin isteksiz bazen.
Bitiremezdin çoğu zaman bırakırdın.
"Ye şunu hayatım, azıcık kalmış bak" demeyi özledim
Saçlarını filmlerde kokain çeken mafyababaları gibi koklardım.
Başını okşadıktan sonra alnını baban gibi öperdim.
Sımsıkı tutardım ellerini her zaman, sanki bırakınca kaçırabilirmişim gibi
Ellerin terlerdi, biraz serinler diye bırakıp tekrar tutardım, sıcak yaz günleri.
Şiir okuyorum, hangi şiirleri beğeniyorum biliyor musun?
Düşündüğümde senle bana en çok uyanları, onlar güzel.
Seninle sevinmelerim, seninle içimdeki beni çıkarmalarım
Sana somurtmalarım, sırf sana ağlamalarım. Bunları okuyayım.
Bu aralar aklımda okul için gideceğin var Almanya'ya,
Almanya'da halamlar var benim. 2 halam var.
Hiç gitmediğim gurbete seni şaşırtmak için gelebilirim.
Bu yaz işe giricem, kazandığım paraları saklıyıcam
Almanya'ya geliş için uçak biletine harcayabilirim diye.
Hem senle alakalı bi sorumluluk alırsam böyle, canla başla mücadele ederim
İşe zamanında giderim, şevkle yapmam gerekeni yaparım.
Çünkü ben seni çok seviyorum.
Aylardır söyleyemiyorum. Ota boka söylerdim, yanımda nefes alsan söylerdim
Yanımda olmadığında yazardım. Hiç bi şey olmasa kendime söylerdim.
Çok söylerdim, cevap vermekten sıkılırdın bi süre sonra.
Seni çok seviyorum, sen bilmezsin şimdi.
Bitanem.

Ben kimseyi sevemiyorum artık. Beni sahiplenmedin hiç. Bu yüzden rest çekmek istiyorum, beceremiyorum. Kimse ilgimi çekmiyor. Herkesin bir sürü kusuru var. Birini beğensem sürekli seninle karşılaştırıyorum. İnan ki senin üstün olduğun şeyleri düşünüyorum. En küçük deliğe giriyor ve kendimi senin en iyi olduğuna ve benim yenildiğime kabullendiriyorum. Yapamıyorum. Ne kadar sevecen insanlar geliyor ömrüme, ama yapamıyorum. Belli bi sınır var, sana davrandığım gibi bi kaç gün davranabiliyorum onlara da. Ama ileri gidemiyorum. Şefkat gösteremiyorum. Beğenemiyorum bir türlü. Özlemiyorum. Aklıma onlar gelmiyor. Sen yoksun, istenmediğim yerde durmadım. Yanlış bi şey de yapmadım. Ama ben çok eksiğim. Söylediğim yetilerimi geri istiyorum. Geri istiyorum ciğerimin kesik yanını. Yapbozun parçaları eksikken bi anlamı yok işte. Hadi sen gittin ya, bari parçaları bırak da beni yarım adam olmaktan kurtar. Çünkü bilirim sen acı çekmemi istemezsin. Senin canını sıkmasam yeter.

Nerelerdesin, nasıl bi yaşam sürüyorsun bayağı zamandır haberim yok. Kimler güldürüyo seni. Öpüyolar mı hiç? Öpmesinler. Çünkü sinirlenirim.

Bana ihtiyacın var mı? İçimi asıl kemiren bu. Etimi koparıyor bu sual benim. Resmen beynimi koparıyor. Boğazımdan kalbime soğuk bi hava gidiyor düşününce. Hava ağırlık yapıyor çöküyor. Sanki evimiz yanıyormuş gibi. Bana ihtiyacın varsa sen söylemezsin bunu biliyorum. Eskiden söylerdin. Artık söylemezsin. Emrivaki de sevmezsin ama ben çıkıp gelsem ihtiyacın olduğunda rastgele. Nasıl olur? Ben seni üzenleri öldürebilirim. Ben üzdüysem kendimi de öldürebilirim. Senin için içeride yatabilirim. Senin için hastanelik olabilirim. Senin için hiç durmadan uzak bi yere koşabilirim. Senin için sorumluluklar alabilirim. Her şeyi yapabilirim de bi türlü sensiz olabilmeyi yapamıyorum. Yaptım sanıyodum bi kaç aydır. Ama. Yok, yapamıyorum. Söylemicem ama sana bunu. Çünkü ben de zayıf durmak istemiyorum. Bugüne kadar hiç gurur yapmadım. Özledim diyerek kaç kere özürler diledim senden belki de özür dilemesi gereken sen olduğuna inandığım zamanlarda bile. İyi ki de öyle yapmışım. Ama nolduysa oldu ben artık ağlamak da özür dilemek de istemiyorum senden. Ben sadece benim seni adam gibi sevdiğimi ve fedakar bi adam olduğumu bildiğini bilmek istiyorum. Uzun süre konuşmadığımız zaman benim seni hep ama hep düşüneceğimi, içimin içimi yiyeceğini bildiğini bilmek istiyorum. Belki bi gün okursan bunları "salak mısın medyum muyum ben" diyeceksin. Ama banane, onca sene kendimi anlattım, değişemeyen de bi adamım, onca senede bunları bileceksin. Değiştiremedim. Her gece yatmadan, her sabah kalkarken seni doyasıya düşünme huyumu bir türlü değiştiremedim. Değiştirmedim. değiştirmicem.
Önce "benim" diyorsun. Sonra başkalarına da sana baktığı gibi bakabildiğini farkediyorsun. Gözardı etmeye çok çalışıyorsun uzun süre aklından atmak için elinden geleni yapıyorsun fakat hayat boş bi anını bulduğunda gardını kırıyor ve vuruyor yüzüne bu lanet gerçeği. Siz değilsiniz sen'sin. Sen tek başınasın. O da tek başına. O seni ister belki ama bir yere kadar ister çok fazla derine indirtmez dünyevi, günlük ihtiyacını karşılamak için ister seni. Asla ruhunu senin ruhunla el tutuşturmak için aidiyet duygusunu tatmak tattırmak için gelmez kapına. Peki sen çalışarak başarabilir misin? Kim bilir. Aslen bu yılanın başı yanlış tanımanın ta kendisidir. Yanlış kararlar verdiren seni üzüntüye boğabilen adeta zehrini senin duygusal boşluğuna akıtan yılan yanlış tanımaktır. Zaman geri gelmeyeceği için tekrar deneme şansın her şeyi baştan alma imkanın yoktur. Bundan sonraki insanlığında karşına çıkanları doğru analiz et. Kendini kandırma, kendini kandırmak seni gerçek amaçlarından ve olman gereken benliğinden alıkoyar. Hayatın sert ama aşılabilir yanlarını sana unutturabilir ki öyle olduğunda da bu aşılabilir yollar aşınılmaz hale gelecektir ki senin eline kalacak tek şey pişmanlık olacaktır. Kendinin değerini bil. Başkası bilmediği zaman en basitinden 'onun kaybı' dır arkadaş. Geri gelmeyecek zaman var ya hani, bi tek sana değil, O'na da geri gelmeyecek, bir gün kendine dönüp baktığında senin yanlış tanıman kadar suçlayacaktır kendini.
İşte ikilem burda çıktı.
Sen mi yanlış tanıyorsun ve kendini kandırıyorsun, kendini kandırarak yapman gereken işlerden uzak kalıyorsun?
yoksa
O mu farkında değil seni geçen zaman içinde ellerinden kaçıracağının, ve bir gün pişman olacağının?
İki seçenek de seni farklı davranışlara yönlendirecektir bu da hayatını derinden etkileyecektir, iyi düşün.

Anlamıyorum bazen olanları. Nasıl dayanabiliyosun iki gün üç gün-her neyse işte- konuşmamaya? Yahu ben bunları yazarken bile farkediyorum ki 15 dakikada bir aklımdasın.. Çok acayip bi olay. Hayatımın merkezinden çıkarmaya çalıştım seni çok kez. Çok kez ama öyle çok hırla gürle savaşarak değil. Olmuyor işte diyerek vazgeçtim çabucak. Neden mi? İşime o gelirdi çünkü. Benim vücüdum, ruhum sen merkezli bi mutluluğa alışık ve rahatlarının bozulmalarına hiç gelemiyorlar. Örneğin kırılgan, naif, isteksiz oluyorum senle aram kötü olduğunda veya daha basit bir şekilde seni özlediğimde. Çünkü ruhum sevilmek bedenim de seni hissetmek ihtiyacı duyuyor.
Oysa sen öyle değilsin.
Kendime şunu diyorum hep büyük bi umutla -ileride bu büyük umudun acıya dönüşebileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak- "Bence içinde saklıyor bana sevgisini, sadece büyümeye çalışıyor. O da planlar yapıyor içinde ben olan bir geleceğe dair.. O da beni eşi olarak görüyor. Ama geleneğimiz değil birbirimize aitmiş gibi davranmak. Her ne kadar ben buna hazır olsam da o değil, o utanıyor. O bunların olmaması gerektiğini bunu hissetmemesi gerektiğini kendine aşılamaya çalışıyor." Büyük ölçüde bunu başarıyor ama bazen kendine engel olamıyor karşı koyamıyor, ve bazen öylesine öpüyor ki kaçırmadan dudaklarını, sonrasında pişman olarak.. Bana dudaklarıyla huzuru ve var olma hissiyatını aktarıyor ki, keşke pişman olmasa da huzurlarım hiç yarım kalmasa diyorum. Tüm bu diyorumlarımın yanlış olma ihtimali de beni korkuya salıyor, hayatı kaçırıyor muyum hayal aleminde yaşayarak, bazı şeyler için çok geç olacak mı diyorum. Ah işte, yine diyorum dedim. Hiç bir şeyden emin değilim. Her şeyin ilacı olduğu gibi, geriye gelmeyecek tek şey "zaman"...