18 Haziran 2012 Pazartesi

Bunalıma Giremiyorum

Çıkıp iki bira çakayım diyorum.

Üşeniyorum. Kim gidecek markete alıp gelecek. Hadi aldın geldin çardakta o biranı içemezsin ki, her an mahallenin bir sakini veyahut binadan -Korkmaz Apartmanı, baba tarafının yarısı- hava almaya çıkacak biri beni öyle görecek. Daha önce hiç görmediklerinden garipseyecek, garipsedikten sonra ayıplayacaklar. Bizim buralar müsait değil kafa dağıtmaya.

Bence insanlar benim mizacımdan ötürü üzülebileceğimi düşünemiyor ki haklılar kaç senedir hep neşeli gördüklerinden. Ama ben kendi içimde çok "OLMADI Bİ SİGARA YAKAR MUTLULUKLAR DİLERİZ" gibi bi insanım. Çok çok yakınlarım bilir, çok yakınlarım bilmez.

Sahile gideyim diyorum; ben sahile gidiyorum desem, annem 'bu saatte??' den girer, 'bişeyin mi var oğlum' dan devam eder -ki bu sadece NEYİMİN olduğunu öğrenme amaçlıdır, deva amaçlı değildir- 'geç kalma' dan çıkar.

Daralıyorum ben nadiren. Ama bunalıma giremiyorum tamamen. Yaklaşıyorum bazen, kısmen. Ama işte dibe vurmayı sağlayacak ortamda bulunamıyorum. Hatta bi ara bi kere de üzüntüden içelim amına koyim demiştim can dostlarıma rakı sofrasında. "Ya mal mısın" cevabımı alıp devam etmiştim geceye.

Heh şeyi dicem, çok kotü şeyler oldu, ağladım falan. Onu yazcam azcık.

16 Haziran günü öss vardı. Bu trigonometri formüllerini ezberleyemiyorum diye götüm atıyodu son gece, bi sürü baktım 3 sayfa formüle.. 12 civarı uyumaya çalıştım ama sıcaktan ve biyolojik saatimden ötürü dönüp durdum ve 3 te uyudum. Sabah sınava 55 dakika kala çıktık evden. Tuzla'dan çıkıp Cevizliye gidecektik altı üstü. Çok bi yol değil. Ama o yol bana işkence oldu.

Sahilde yol çalışması var diye babam e5e çıktı. Kaynarcaya geldiğimizde lanet bi trafik vardı. Sabah olduğundan uzun, büyük araçlar da yoldaydı o ara ve benim stresim kaynarcada başladı. Babam emniyet şeridinden devam ederken bi 15 20 dakika oflaya poflaya geçti. Pendik köprüden sahile indik. Kartal 9 Palmiyeler'den az ötede babam yavaşladı. Koku almıştı, motor su kaynatmıştı. İbreye bi baktım, hani motorun sıcaklığını gösterene, stres çıktı iki katına. Hemen çektik yana arabayı ve geçen taksilere el etmeye başladık. 1, 2, 3 derken dolu geçen taksiler yüzünden umutlarım sönüyodu. Çöktüm yolun kenarına Allah'ım nolur iyi bişey olsun ya dedim. Bi restoran vardı yakında komilerden biri de önünü suluyodu, babam gitti yanına yakında bi taksi durağı olduğunu öğrendi ondan. Adam içeriye seslendi, içeridekiler durağı aradı, taksi de 5-10 dakikaya geldi. Adam yetiştircem seni sakin ol falan dedi. Ama tüm ışıklar sanki bizim için kırmızıya dönüyordu. Her neyse, o kötü yol da bitti. Sınıfa girdim ismimi yazdım imza attım ve başladım sınava.

Başlayamamışım oysa. Zaman nasıl geçiyo farketmiyodum. Sıcak bi yandan bi yandan kötü olmuş psikolojim hissettiğim sıkıntı beni öyle darlamış ki. Elim sürekli tişörtümü çekiştiriyo tenimden, sürekli derin nefes alıyorum. Her nefes alışımda içime sıkıntıyı çekiyorum gibiydi. Sayfaları geçiyorum aklımdan formüller uçuyor. Kısa soru bulmaya çalışıyorum, çözümlerim yarım kalıyor ve öteki soruya geçiyorum vs..

15 dakika geçmişti sınavdan, ben 2. soruyu bitirdiğimde.. Zaten zaman problemim vardı, tek başıma çalıştığım, iki senedir test çözmediğim, evde rahat rahat soru çözdüğüm için. Ygs'de zaten zaman problemiyle Sosyal testimi hiç işaretleyememiştim. Ama bu sınav o kadar kötüydü ki, Matematiğin 50 sorusundan 28 ini işaretlemiştim 75 dakikada, ki kimisi öyle aceleydi ki, o acelelik aslında 5 dakikadayken bana sanki 10 saniye gibi gelmişti. O yüzden o 28 den de emin değildim aslen. Mat kitapçıkları alınıp Geometri kitapçıkları verilirken etraftaki insanların yüzlerine baktım. İyi gibilerdi. Ama ben kötüydüm. Geometride de 14 soru işaretledim 30 sorudan.

Çıktım sınavdan. Annemi buldum. Kötü geçti dedim, ofladım pofladım. Babam arabayı yaptırmış geldi aldı bizi. Arabada patladım babam nasıl geçti deyince. Boşa giden emeklerimi ağladım arabada. Ben pek ağlamam.

Öyle işte.

İki bira çakayım diyorum, üşeniyorum. Bi sigara yakayım diyorum, ulan ben sigara içmiyorum..